CHP Ekonomi Masası Tekirdağ'da...

15.09.2022

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Bütçe, hükümetlerin tercihini gösterir. Bugün 7 aylık bütçede faiz giderleri 151 milyar TL, kur korumalı mevduat için ödenen para 61 milyar TL, çiftçilere ödenen destek 24 milyar TL. Halkbank’tan esnafa verilen kredilerle ilgili görevlendirme bedeli 5 milyar TL. KOBİ ve esnafa verilen hibe desteği 1 milyar TL bile değil. Bu nasıl bir bölüştürme, bu nasıl bir tercih" dedi. Ayçiçeği üreticisinin sorunlarına değinen Öztrak, "Hükümet, hâlâ ayçiçeği destek fiyatını açıklamadı. Avans fiyatı var ortada. Primi de açıklamadı. Birlik, bir avans fiyatı verdi; 12 TL. Ama şu anda dışarıdan öyle bir ayçiçeği geliyor ki fiyatları 10 TL’nin altına düştü. Çiftçi, bu fiyatlarla önümüzdeki yıl ekim yapamaz... Bu fiyatlarla ayçiçeği üreticisi ürününü satarsa çok açık söyleyeyim, önümüzdeki yıl ayakta duramaz. Ayçiçeği fiyatları için biz 16 TL istemiştik" diye konuştu.


CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Bütçe, hükümetlerin tercihini gösterir. Bugün 7 aylık bütçede faiz giderleri 151 milyar TL, kur korumalı mevduat için ödenen para 61 milyar TL, çiftçilere ödenen destek 24 milyar TL. Halkbank’tan esnafa verilen kredilerle ilgili görevlendirme bedeli 5 milyar TL. KOBİ ve esnafa verilen hibe desteği 1 milyar TL bile değil. Bu nasıl bir bölüştürme, bu nasıl bir tercih" dedi. Ayçiçeği üreticisinin sorunlarına değinen Öztrak, "Hükümet, hâlâ ayçiçeği destek fiyatını açıklamadı. Avans fiyatı var ortada. Primi de açıklamadı. Birlik, bir avans fiyatı verdi; 12 TL. Ama şu anda dışarıdan öyle bir ayçiçeği geliyor ki fiyatları 10 TL’nin altına düştü. Çiftçi, bu fiyatlarla önümüzdeki yıl ekim yapamaz... Bu fiyatlarla ayçiçeği üreticisi ürününü satarsa çok açık söyleyeyim, önümüzdeki yıl ayakta duramaz. Ayçiçeği fiyatları için biz 16 TL istemiştik" diye konuştu. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak'ın başkanlığındaki Ekonomi Masası üyeleri, bugün Tekirdağ'da iş insanları ile bir araya geldi. Ekonomide yaşanan sorunlar üzerine konuşan Öztrak, CHP'nin çözüm önerilerini anlattı.

"CHP'nin ekonomi programı yok" gibi eleştiriler yapıldığını söyleyen Öztrak, "E peki bizim ekonomide ne söylediğimiz belli değil de nasıl bizim Genel Başkan’ımız, bir ülkede projeleri en fazla yapılan, hayata geçen genel başkan oldu? Guinness Rekorlar Kitabı’na geçti kendisi. Bu ülkeyi yöneten, metal yorgunu bir hükümet var. Proje üretemiyor. Biz söylüyoruz, yarım yamalak bir şeyler yapıyorlar" dedi. 

Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"TEŞEKKÜR EDERİM: Bu, bizim 43’üncü ilimiz. 61 bin kilometre yol yapmışız. Biraz önce beni anons eden arkadaş dedi ki ‘Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı’, ama ben hepsinden önce Tekirdağ milletvekiliyim. Bugün, böylesine güzel bir katılımı sağladığınız için herkese teşekkür ediyorum. Organizasyonda emeği geçen İl Başkanı’mız (Şener Zeynel Saygın), Büyükşehir Belediye Başkan’ımız (Kadir Albayrak), masamızın üyesi İlhami Özcan Aygun’a teşekkürlerimi arz etmek istiyorum.


GENEL BAŞKAN'IMIZ GUİNNESS REKORLAR KİTABI'NA GEÇTİ: Türkiye’de, ortalarda konuşulan bir şey var. ‘Efendim CHP’nin bir ekonomi programı yok, ekonomide ne söylüyorlar belli değil.’ E peki bizim ekonomide ne söylediğimiz belli değil de nasıl bizim Genel Başkan’ımız, bir ülkede projeleri en fazla yapılan, hayata geçen genel başkan oldu? Guinness Rekorlar Kitabı’na geçti kendisi. Bu ülkeyi yöneten, metal yorgunu bir hükümet var. Proje üretemiyor. Biz söylüyoruz, yarım yamalak bir şeyler yapıyorlar. Bizim programımız, projemiz yoksa bunlar nasıl ortaya çıkıyor?


TÜM ESNAFIMIZIN AHİLİK HAFTASI’NI KUTLUYORUM: Dün Genel Başkan’ımız dediği gibi, sizlerin desteği ile iktidara geldiğimizde gerçekten bu ülke, bizim yönetimimizde görmediği güzellikleri görecek. Bu hafta, Ahilik Haftası. Biraz önce Tekirdağ’da yılın Ahisi seçilen arkadaşımıza bir ödül verdik. Ben, kendilerinin nezdinde tüm esnafımızın, bu ülkenin şu son dönemde en fazla cefa çeken tüm esnafımızın Ahilik Haftası’nı kutluyorum.


YENİ BİR KALKINMA STRATEJİSİNE İHTİYAÇ VAR: Bugün Türkiye için artık yeni bir hikâyeye ve o kapsamda yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç var. Birçok sorunumuz var. Türkiye’nin her yerinde esnafımızı, sanayicilerimizi, ziraat odalarımızı ziyaret ettiğimizde bu sorunları dinliyoruz. Bu sorunların arkasında ne var diye düşündüğümüzde, bir; bu sorunların arkasında Türkiye’nin tıkanan büyüme modeli var. Dışarıdan sıcak parayı getir, ekonomiyi şişir. Bunun sonucunda dış denge bozulsun, rezervlerin erisin, gitsin. Yüksek enflasyon, niteliksiz büyüme olsun ve sonunda da her defasında ekonomik kriz gelsin.


ÇİFTÇİ ‘FAİK BEY, BİZ ARTIK KRAL DEĞİL KURAL İSTİYORUZ’ DEDİ: Bir başka önemli sorun, Türkiye’de 2018 yılında geçilen bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bu tek adam rejimi, bu devlette ciddi bir yönetim krizine neden oldu. Kurallar kalktı, yerine kral geldi. Polatlı’yı ziyaret ederken çiftçilerimizden sohbet ediyoruz, bir çiftçimiz ayağa kalktı dedi ki ‘Faik Bey, biz artık kral değil kural istiyoruz’. Ondan sonra da bu bizim sloganımız haline geldi.


KAPSAYICI BÜYÜME 2007’DEN BERİ BİZİM PARTİ PROGRAMIMIZDA VAR: Şubat ayında Kongl Mutabakatı diye bir şey yayınlandı. Maddelerden bir tanesi; kapsayıcı büyüme. Kim yayınladı? G7 ülkeleri. Dünyanın en zengin 7 ülkesi. Onlar bile artık kapsayıcı büyümeden bahsediyor. Bu arada CHP olarak, kapsayıcı büyüme konusu 2007’den beri bizim parti programımızda yer alıyor.


CARİ AÇIĞIMIZ DÜŞECEKTİ. NE OLDU? AKSİNE ARTTI: Türkiye’de bugün yüzde 80 enflasyon var. ‘Büyüyoruz, büyüyoruz’ diyoruz, yüzde 80 enflasyon var. Yüzde 80 enflasyon ile gerçek büyüme nedir? Bunu anlamak mümkün değil. Büyümenin kalitesinin bozukluğunu gösteren bir başka konu da cari açığımız da büyüyor. Son dönemde cari açığımız, gayri safi milli hasılaya oranla rekorlar kırmaya başladı. Oysa ne diyordu hükümet, Türkiye Modeli diye bir model çıkarttılar, bu model çerçevesinde Türk lirası değer kaybedecek, cari açığımız düşecekti. Ne oldu? Aksine arttı.


HİÇBİR ZAMAN İKİSİ ARASINDAKİ FARK BU KADAR AÇILMAMIŞTI: Belirsizliğin arttığı yerde sanayicinin fiyat vermesi güçleşir. Şimdi burada, 12 ay sonrası için dolar kuru beklentilerini Merkez Bankası’ndan alıp yansıttım. En düşük tahmin 20 binin altı, 17-18 bin. En yüksek tahmin 25 bin. Hiçbir zaman ikisi arasındaki fark bu kadar açılmamıştı. Bu, müthiş bir belirsizlik olduğunu gösteriyor. Zaten bunu diğer endekslerden de izlemek mümkün.


OECD ENERJİ ARTIŞ ORTALAMASI YÜZDE 35, BİZDE YÜZDE 143: Çıkıp diyorlar ki ‘Evet, memlekette enflasyon var ama enflasyon dışarıdan. Birincisi; bizim de üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı ülkelerinin ortalama enflasyonu yüzde 10,2. Türkiye; yüzde 80,2. OECD’de bizden sonraki en yüksek ülke; yüzde 24,8, Estonya. Dolayısıyla bu enflasyonun sekizde biri dışarıdan, sekizde yedisi içeriden. Evet, dünyada gıda fiyatları yükseliyor ama dünya ortalamasına baktığınız zaman, yüzde 14,5. En yüksek, bizden sonraki OECD üyesi ülkede yüzde 33. Türkiye; yüzde 94,7. Ve enerji enflasyonu. Bugün hepimiz enerji fiyatlarından şikâyet ediyoruz. Hangi esnafın dükkanına girsem bana elektrik faturasını gösteriyor. Kirayı geçmiş elektrik faturaları. Peki bunun OECD ortalaması kaç? Yüzde 35. Bizde enerji artışı kaç? Yüzde 143. Estonya; yüzde 98. Nereden baksanız bizde dünyanın çok üstünde enerji fiyatlarında artış var. Bu, tamamen beceriksizlikten kaynaklanıyor.


ÇİFTÇİLERE ÖDENEN DESTEK 24 MİLYAR TL: Bütçe, hükümetlerin tercihini gösterir. Bugün 7 aylık bütçede faiz giderleri 151 milyar TL, kur korumalı mevduat için ödenen para 61 milyar TL, çiftçilere ödenen destek 24 milyar TL. Halkbank’tan esnafa verilen kredilerle ilgili görevlendirme bedeli 5 milyar TL. KOBİ ve esnafa verilen hibe desteği 1 milyar TL bile değil. Bu nasıl bir bölüştürme, bu nasıl bir tercih? Sorunlarımız var. Sorunlarımıza rağmen Türkiye’nin çok önemli de üstünlükleri var. Türkiye, bir kere coğrafi bölgesi itibariyle 4,5 saatlik uçuş mesafesinde 58 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa, 22 trilyon dolarlık bir pazara erişebiliyor. Böyle bir ülke yok. Eğer biz bu avantajımızı iyi kullanabilirsek bir, ikinci büyük avantajımız olan genç nüfusumuzu iyi kullanabilirsek rahatlıkla orta gelir tuzağından çıkarız. Avrupa Birliği’nin ve bölgesinin en büyük tedarik üssü olabiliriz. Refah ve demokrasi ile ülkemizi küresel mutluluk endeksinde yukarı doğru tırmandırırız.


ÇİFTÇİ BU FİYATLARLA ÖNÜMÜZDEKİ YIL EKİM YAPAMAZ: Hükümet hâlâ ayçiçeği destek fiyatını açıklamadı. Avans fiyatı var ortada. Primi de açıklamadı. Birlik, bir avans fiyatı verdi; 12 TL. Ama şu anda dışarıdan öyle bir ayçiçeği geliyor ki fiyatları 10 TL’nin altına düştü. Çiftçi, bu fiyatlarla önümüzdeki yıl ekim yapamaz. Aslında buğday çiftçisinin durumu, ayçiçeği çiftçisinin durumundan farklı. Buğday çiftçisinin sattığı ürün, eski girdi fiyatlarıyla elde ettiği üründü. Ayçiçeği üreticisinin şu anda satmakta olduğu ürün, olağanüstü artmış olan girdi fiyatlarıyla sattığı ürün. Bu fiyatlarla ayçiçeği üreticisi ürününü satarsa çok açık söyleyeyim, önümüzdeki yıl ayakta duramaz. Ayçiçeği fiyatları için biz 16 TL istemiştik. Ama öyle anlaşıyor ki 16 TL, artık piyasa fiyatının çok üstünde. Dolayısıyla en azında 13 TL bir fiyat verilmesi lazım. Onun üstüne de devlet 3 TL prim vermesi lazım ki ayçiçeği üreticisi rahat bir nefes alsın, önümüzdeki yıl ekim yapabilsin. Ama planlama olmayınca bunların hiçbiri olmuyor. Ürün ya üreticinin elinde kalıyor ya da yok pahasına gidiyor.


HİÇ KİMSE BÜYÜME SÜRECİNDEN DIŞLANMAYACAK: Zenginliği hakça paylaşmamız lazım. Bunu artık dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahi söylüyor. Yoksulluğa son vereceğiz. Her yaş, sağlıklı ve kaliteli yaşamı güvence altına alacağız. Herkes nitelikli eğitime ulaşacak. Yaşam boyu öğrenim fırsatlarından yararlanacak. Herkes insana yakışır işe ulaşabilecek. Her türlü kişisel ve bölgesel eşitsizliklerle mücadele edeceğiz. Emeğin milli gelirden hakça pay almasını sağlayacağız. Hiç kimse büyüme sürecinden dışlanmayacak. Herkes fırsat eşitliğine sahip olacak.


İYİ, GÜVEN VEREN BİR YÖNETİMLE TÜRKİYE’DE HIZLA İSTİKRARI SAĞLAMAK MÜMKÜN: Bizler, ülkemizin potansiyeline inanıyoruz. Çünkü bizler, bu ülkede doğru ilaç verildiği zaman, doğru tedavi yapıldığı zaman sizlerin neler yapabileceğini çok iyi biliyoruz. Gördük. Hiç dünyada görülmemiş bir şekilde 2001 krizinden sonra Türkiye, altı ay içinde o krizin etkilerini geride bıraktı ve istikrar sürecine geçti. İyi, güven veren bir yönetimle Türkiye’de hızla istikrarı sağlamak, ondan sonra da yüksek büyüme ortamına geçmek mümkün.”


CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin Ekonomi Masası üyeleriyle birlikte Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde esnafı ziyaret etti. Bir dönerci, geçen yıl 70-80 kilo et taktığını belirterek, “Bu sene 25-30 kilo takıyorum” dedi. Öztrak da “Vatandaşın döner alacak hâli kalmadı” diye konuştu.

Faik Öztrak başkanlığındaki CHP Ekonomi Masası heyeti, bugün Tekirdağ’daki bir otelde iş insanlarıyla yaptığı toplantının ardından sanayi sitesindeki bir lokantada öğle yemeği yedi. Öztrak, daha sonra CHP İstanbul Milletvekilleri İlhan Kesici ve Akif Hamzaçebi ile birlikte Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret etti.

Program kapsamında Çorlu ilçesine giden CHP heyeti, burada esnafın sorunlarını dinledi. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un işlerinin nasıl olduğunu sorduğu bir dönerci, “İşler kötü” diye yanıt verdi. Geçen sene yarım ekmek dönerin 10 lira olduğunu söyleyen esnaf, bugün 35 lira olduğunu belirtti. Aygun’un “Geçen yıl kaç kilo takıyordun et, bu yıl ne kadar takıyorsun” sorusuna da esnaf, “Geçen yıl 70-80 kilo takıyordum. Bu sene 25-30 kilo” dedi. Bunun üzerine Faik Öztrak da “Vatandaşın döner alacak hâli kalmadı” diye konuştu.


KUYUMCU: BANKA, ‘SEN ALTIN ALIRSAN DÖVİZE DE DOLAYLI OLARAK MÜDAHALE ETMİŞ OLUYORSUN’ DİYOR

Daha sonra bir kuyumcuya uğrayan heyete esnaf, “Herhangi bir banka, diyordu ki ‘7 milyon lira para çekebilirsin’. ‘Çok güzel’ diyorduk. Şimdi verilen cevap, ‘Nerede kullanacaksın parayı’. Diyorum ki ‘Ben kuyumcuyum’. ‘Sen altın alırsan dövize de dolaylı olarak, ons aldığın için müdahale etmiş oluyorsun. Biz sana bu parayı veremeyiz’ diyorlar. Ne yapacağız? ‘Kümesli tavuk veya hayvan, mobilya alırsan, faturasını getirirsen biz sana bunun parasını verelim.’ Dolayısıyla bu iş sıkıntı” diye dert yandı.


“ESKİDEN ‘KUYUMCUDA ALTIN OLMAYAN ÜRÜN MÜ SATIYORSUNUZ’ DERLERDİ”

Esnaf, 30 yıldır kuyumculuk yaptığını da belirterek elindeki takıyı gösterdi ve “Bu altın değil. Eskiden bunu müşteriye çıkardığım zaman derlerdi ki ‘Kuyumcuda altın olmayan ürün mü satıyorsunuz’. Altın 5 bin lira, bu 100 lira. Vatandaş bunu takıyor. Bunu da sadece, içindeki çeyrekte Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğu için takıyor” dedi.



CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Büyüyoruz, büyüyoruz diyoruz. Bakıyoruz enflasyon yüzde 80’e çıkmış. Büyüyoruz diyoruz, bakıyoruz cari açık rekorlar kırıyor. Yetmez, ilk 7 ayda 30 küsur milyar dolar cari açığımız olmuş” dedi.

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak başkanlığındaki CHP Ekonomi Masası heyeti, bugün Tekirdağ’da son olarak Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası’nda iş insanları ile bir araya geldi. Öztrak, masa olarak gittikleri 43. ilin Tekirdağ olduğunu ve yaklaşık 61 bin kilometre yol yaptıklarını söyledi. 

Burada konuşan Öztrak, “Bugün Cumhur İttifakı’nda olan iktisatçıların 3-4 katı bizde var. Dolayısıyla bizim ekonomi programı yapmamızda, Türkiye’de çalışacak olan, Türkiye’yi refaha çıkaracak bir ekonomik programı bilememek gibi bir sorunumuz yok” dedi.

Bugüne kadar Türkiye için birçok program yaptıklarını, şu anda da en iyisini yapacaklarını düşündüğünü söyleyen Öztrak, şunları söyledi:


“EKONOMİDE BİRİLERİ SÜREKLİ AŞAĞI DOĞRU GİDİYORSA YUKARI DOĞRU GİDENLERİ DE DİBE ÇEKMEYE BAŞLARLAR: Bugün ülkemizde gerçekten sıkıntı büyük. Sabah şöyle bir bakıyordum bütçe rakamları. Bütçe esas itibarıyla hükümetlerin tercihi gösterir. Bütçedeki faiz harcamaları ilk 8 ayda 174 milyar Türk liraya çıkmış. Hani Nebati Bakan’ın ‘bir kuruş para ödemeyeceğiz’ dediği kur korumalı mevduat için de bütçeden ilk 8 ayda tam 75 milyar Türk lirası çıkmış. Yine hani o geçmediğimiz yollar, tüneller, köprüler için ödediğimiz garantiler var ya, o garantiler için de 15 milyar Türk lirası bütçeden ödenmiş. Buna karşı çiftçiye verilen destek 25 milyar, esnafa verilen destek 6 milyar. Yani böyle bir bölmeyi, hani diyorlar ya ‘kurt yapmaz kuzulara şah olsa.’ Yine dün, üretim rakamları geldi. Uzun zamandan beri ilk defa Türkiye’de ‘Sanayici, sanayi iyi’ diyorlardı ama temmuz ayında sanayi üretimi yüzde 6 geriledi. Türkiye’de pandemiden sonra K tipi bir toparlanma vardı. K tipi toparlanma, birileri yukarı doğru giderken birileri de aşağı doğru gidiyor ama bunun devam etmesi mümkün değil. Eğer ekonomide birileri sürekli aşağı doğru gidiyorsa sonunda o aşağı doğru gidenler, yukarı doğru gidenleri de dibe çekmeye başlarlar. Ekonomide marifet, topyekûn bir toparlanmayı sağlayabilmekten geçer ama bugün baktığımız zaman, Türk ekonomisinde böyle bir tabloyu görmüyoruz.


TÜRKİYE ORTA GELİR TUZAĞINDAN KAFASINI KALDIRAMIYOR: Büyüme deniyor. Türkiye’de büyüme var, dediler. 2016’dan bu yana Türkiye’de milli gelir 700 ile 750 milyar dolar arasında gidip geliyor. Bir yere gidemiyoruz. Türkiye bir türlü orta gelir tuzağından kafasını kaldırıp çıkamıyor. Bu da politikaların büyük ölçüde sürdürülebilir olmamasından kaynaklanıyor. En son milli gelir rakamlarına baktığımızda, milli gelirden ücretli kesimlerin aldığı pay, yüzde 31’den yüzde 21’e düşmüş. Kabaca önceki dönemdeki kadar almış olsaydı, payını korumuş olsaydı son 2,5 yılda ne kaybetti işçiler, ücretliler diye baktım. 67 milyar dolar kaybetmişler.


BÜYÜYORUZ DİYORUZ, CARİ AÇIK REKORLAR KIRIYOR: İşçi başına çalışan, ücretli başına 3 bin 300 dolar civarında yapıyor. Oysa bugün artık bütün dünyanın en gelişmiş ekonomileri, kapsayıcı büyümeyi konuşuyor. Büyümenin herkese yansıması gerektiğini konuşuyor ama bizde çok farklı bir tabloyla karşı karşıyayız. Büyüyoruz, büyüyoruz diyoruz. Bakıyoruz enflasyon yüzde 80’e çıkmış. Büyüyoruz diyoruz, bakıyoruz cari açık rekorlar kırıyor. Yetmez, ilk 7 ayda 30 küsur milyar dolar cari açığımız olmuş. Bunu dışarıdan gelen 24 milyar dolarlık kaynağı ne olduğu bilinmeyen parayla finanse etmişiz. Finanse ediyoruz ya, ne var diyebilirsiniz ama öyle değil. Eğer nereden para geldiği ve nasıl finanse ettiğini bilmiyorsanız bu bizim için büyük bir risktir. Önümüzdeki dönemde bu kaynağını bilmediğimiz para birdenbire, kaynağını bilmediğimiz bir nedenle gelmemeye başlarsa ne yapacağız?


BUGÜN YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN TEMELİNDE GÜVENSİZLİK VAR: Türkiye’de son dönemde bir büyüme var. Bence bunun bir kısmı istatistiklerin yanlış kullanılmasından, istatistiklerle oynanmasından, enflasyonun çok yüksek olmasından kaynaklanıyor. Yüzde 80 enflasyon diyorsunuz, aslında Türkiye’de baktığınız zaman enflasyon Yüzde 140’lara yakın. Toptan eşya fiyatları yüzde 140, tüketici 80. Normalde bu ikisinin birbirine yakın olması lazım. Bu açıldığı zaman, bunun yukarıya doğru yakın olması hâlinde büyümenin üçlere kadar düşmesi mümkün. İstatistikler bakımından da sıkıntıyla karşı karşıyayız. Peki buradan nasıl çıkarız? Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde güvensizlik var. İnsanlar, ülkeyi yönetenlere güvenmiyor. İçeridekiler güvenmiyor, dışarıdakiler güvenmiyor. Peki neden güvenmiyor? Çünkü bunların izledikleri, dışarıdan sıcak parayı getir, ekonomiyi şişir modeli, büyüme modeli iflas etti ama daha da önemlisi, 2018’de bir şekilde apar topar doğru düzgün hesabı kitabı yapılmadan, insanlarla doğru düzgün tartışılmadan apar topar kurdukları bu tek kişinin karar aldığı ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletteki yönetimi hızla tahrip ediyor. Artık Türkiye’de kural yok, kral var. Bunu bana Polatlı’da bir çiftçi söylemişti. Kral değil, kural istiyoruz, Faik Bey dedi. Türkiye artık kral değil, kural istiyor. Gecenin bir yarısı yatıyor, bir kararname yazılıyor, sabah kalkılıyor milletin dövizlerine, ihracatçının dövizlerine el konuyor. Yüzde 25’ini ver, diyor. Sonra bakıyor yetmiyor, yüzde 40’ını ver, diyor.


ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ SORUNU BENCE YÖNETİM BİÇİMİDİR: İhracatçının üretim yapabilmek için dövize ihtiyacı var. Döviz almaya, bankaya gittiği zaman o devletin ondan aldığı, komisyonsuz dövizi bu sefer komisyon ödeyerek satın almak zorunda kalıyor, maliyetleri artıyor, şişiyor. Onun için bugün ülkemizin en önemli sorunu bence yönetim biçimidir. Türkiye’de demokrasi hızla yıpranmaktadır, otokrat bir rejime doğru gidiyoruz. Tek kişinin ağzından çıkan kararlarla ülke yönetildiği zaman, kimse önümüzdeki dönem ne gelecek başına, onu bilmiyor. Döviz bitiyor, dışarıdan döviz gelmiyor; milletin dövizini almaya kalkıyorlar. O yetmiyor, gidiyorlar bankalara, diyorlar ki, ‘Kredi açarken döviz almamaları için insanların krediyi nereye kullandıklarını kontrol edeceksin’.


YARGININ ÜZERİNDE SARAY’IN VESAYETİ OLMADIĞINI KİM SÖYLEYEBİLİR: Dış politikada bir güven sorunuyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin yeni bir büyüme stratejisine ihtiyaç var. Bu strateji dört ayak üzerine olur. Bu ayaklardan bir tanesi, hukuk devletini güçlendirmeliyiz. Yönetimin hesap verme, hesap verebilir olmalı, vatandaş da hesap sorabilir durumda olmalı. Kuvvetler ayrılığı bu bakımdan son derece önemli. Yargının bağımsızlığı bu bakımdan son derece önemli. Bugün yargının üzerinde Saray’ın vesayeti olmadığını kim söyleyebilir? Saray’ın talebine göre mahkemelerin karar vermediğini kim söyleyebilir? Dolayısıyla süratle bu sistemi değiştirmek, ülkenin cebini boşaltan bu tek kişilik ucube sistemin, yeniden güçlü bir parlamenter sisteme evrilmesini sağlamak gerekiyor.


BU SEÇİM, REJİMİN SEÇİMİ: Bu seçim, aslında şu veya bu adayın seçimi değil. Bu seçim, rejimin seçimi. Bu rejimde yaşamak mı istiyorsunuz yoksa Türkiye’de gerçek bir demokrasi, gerçek istişare ortamı, gerçekten ortak akıl olsun, gece yatıp sabah uyandığında insanlar olur olmaz kararlarla karşılaşmasın istiyorsanız oyunuzu bu yönde kullanacaksınız. Türkiye uzunca bir süredir dışarıdan gelen sıcak parayla ekonomisini ayakta tutuyor ama sıcak parayla ekonomiyi ayakta tutmanın bir sınırı var. Yani borcu sürekli biriktirerek, aldığınız borcu döviz getirmeyen alanlara yatırarak, betona yatırarak, yabancı borçla, dış borçla alışveriş yaptık. Hiç olmayacak bir iş, alışveriş merkezi döviz kazanıyor mu? Döviz kazanan, ihracat yapan firmalar. Yani dışarıdan aldığınız paranın büyük kısmını ihracatçıya vermeniz lazım. İhracata dönük yatırım yapacak olan şirketlerde kullanmanız lazım. Hatta tercihen dışarıdan borçlanmak yerine Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının gelmesini sağlamanız lazım.


ÜLKEDE PLAN, PROGRAM YOK: Ciddi bir planlama yapmanız gerekiyor. Bugün ülkede plan, program yok. Dolayısıyla da bazı sektörlerde çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Bunların başında tarım geliyor. En tipik örneği de bugün ayçiçeğinde yaşadıklarımız. Ayçiçeğinin maliyeti 15- 16 liraydı. Bugün piyasada 10 liranın altında ayçiçeği satılıyor. Neden? Çünkü Ukrayna’dan ayçiçeklerini getirdiler. Şimdi bugün akılları başlarına gelmiş, ham yağı ithalatına yüzde 10 gümrük koymuşlar. Yetmez. Birlik 12 liradan alıyor. 12 liradan alıyorsa aradaki farkı yani 4 lirayı devlet destek olarak vermeli üreticisine. 12 liradan aldığına göre de gümrük olarak da en az yüzde 17 vergi konmalı.


TÜRKİYE’NİN BİRTAKIM KAMUCU POLİTİKALARI UYGULAMASI GEREKİYOR: Türkiye’nin açıkçası artık Amerika Birleşik Devletleri’nin de yaptığı gibi birtakım kamucu politikaları uygulaması gerekiyor ve bazı sektörlerde kendi kendine yeterli olmayı hedeflemesi gerekiyor. Amerika’da çip yasası diye bir yasa çıktı, Amerika Birleşik Devletleri ülkesinde çip üretiminin yapılmasını sağlamak amacıyla 280 milyar dolarlık bir destek programı açıkladı. Türkiye’de de biz tarımda, gıdada, sağlıkta, enerjide ve savunma sanayinde kendi kendimize yeterli hâle gelecek politikaları mutlaka üretmemiz lazım. Biz bunlara kamucu politikalar diyoruz ama şunu da biliyoruz ki, bunları yaparken biz özel kesimle birlikte çalışmak zorundayız. Çünkü devlet her şeyi birden bilmiyor. Hatta son dönemlerde özel kesim, devletten daha fazlasını bildiriyor. Dolayısıyla ekonomide politikalarımızı oluştururken de özel sektörle birlikte bu politikaları oluşturmamız lazım.


PARA POLİTİKASININ SAHİBİ MERKEZ BANKASI OLMALI: Elimizdeki en önemli kurumlardan bir tanesi Strateji ve Planlama Teşkilatı olacak. Bunu kuracağız. Para politikasının sahibi Merkez Bankası olmalı, enflasyondan Merkez Bankası sorumlu olmalı. Merkez Bankası yasasını, Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını garanti altına alacak şekilde değiştirelim diyoruz. Ülkede 128 milyar dolar kayboldu. İşte bu yandaş müteahhitlere çok yüksek dövizle belirlenmiş garantiler veriyor. Bunları araştıracak mısınız? Bunlarda ne oldu, bakacak mısınız? Evet, tabii bakacağız. Onun için de 6’lı Masa’da, milletin masasında bir durum ve hasar tespit komitesi kurulmasına karar verdik. Yine Türkiye bu toparlanma politikalarını sürdürürken bunu toplumun tüm kesimleriyle birlikte yapmak zorunda, şeffaf olarak saydam olarak yapmak zorunda.”